Sessiz dönemin iki ünlü oyuncusu Stan Laurel ve Oliver Hardy de izlemekten bıkmadıklarımız arasında. O yüzden iki eski dostlu kucaklar gibi kucaklıyorsunuz Stan ve Ollie filmini. O dönemin naifliği hemen kendini belli ediyor. Espriler, mimikler özlem dolu.

İkilinin 1953 yılında çıktıkları son turnelerini anlatan film “Bu sefer güldürmediler” dedirtecek kadar dramatik! İkili 1920’li yıllarda birlikte çalışmaya başlıyor, yüzü aşkın filmde rol alıyorlar, ama film daha çok kariyerlerinin bitme noktasına geldiği yılları ele alırken ikili olmanın olumlu ve olumsuz yanlarını gayet açık bir biçimde ortaya koyuyor.

Oliver Hardy kilolu olmasından kaynaklı daha fazla sağlık sorunları yaşıyor ve son turne biraz bu yüzden aksayıp zor ilerliyor. Ama Hardy sahnede olmanın hakkını olabildiğince yerine getiriyor. Stan Laurel ise ekibin beyni, yazan, üreten kısmı. İkili 1953 yılında küçük bir salonda tekrar başladıkları şovlarına, büyük kitleleri peşlerinde sürükleyerek devam ediyorlar, ama Hardy’nin sağlığı pek elverişli olmuyor bu yoğun İngiltere turnesi için! Film bu turne esnasında yaşanan iniş ve çıkışları gayet iyi resmediyor!

Aslında iki kişi çalışan çok az bu sektörde. Belki denemeler oldu, başarıya ulaşamadılar bilmiyoruz; ama Laurel Hardy bu anlamda geniş kitlelerce sevilen ve bunu sessiz sinemanın nimetlerini kullanarak yapan, yani daha çok mimikleri ve danslarıyla seyircilerinin gönlünde taht kuran ikili… Bizde de Zeki – Metin ikilisinden söz etmeden olmaz tabii bu kadar iyi performans olunca!

İkilinin sahne hayatlarında önemli yer tutan yumurta esprileri burada da karşımıza çıkıyor. İki kapının olduğu bir sahnede birbirlerini bulamamaları esprisi de var… Bir yandan da çekilecek yeni bir filme bağlanan umut, filmde sürekli tekrar ediliyor. Çalışmaktan, üretmekten, sahnede, seyircinin karşısında olmaktan başka bir şey bilmeyen bu ikilinin özel hayatları da gündemde. Kadınlar çok baskın olmalarına rağmen ikili arasındaki sevginin, bağlılığın önüne geçtikleri söylenemez!

Film bir yandan da o kadar sakin, o kadar dramatik bir anlatımla karşımıza geliyor ki, “Biz şimdi iki komedyenin hayatını mı izledik?” demekten geri kalmıyoruz ama filmin parmak basmak istediği noktalardan birisi de şu: Komedi yapanların hayatları biraz trajiktir, güldürmek için arkada koca bir çalışma emeği vardır ve bu gün geçtikçe daha da hantallaşır, zorlaşır!

Tabii bu bir biyografi filmi olduğu için iki oyuncuya hayat veren Steve Coogan ve John C.Reilly’nin de performanslarına bakmak kaçınılmaz oluyor. İki oyuncu da fiziki olarak inanılmaz benzemişler Laurel Hardy ikilisine. Performans olarak da ikilinin hakkını vermek için çok çalıştıkları belli. Yönetmen koltuğunda ise en son Pislik fimiyle karşımızda olan Jon S. Baird var.

Sinemaya katkıları çok olan, her gördügümüzde yüzümüzü güldüren bu ikilinin hayatlarının biyografi kısmına bakmak için bu film iyi bir nimet. Masumiyetleri yüzlerine, içlerine, esprilerine vurmuş bu ikili